Malatya Yaşam Haber - malatyayasamhaber.com Malatya haber

" class="hs-nav-link hs-ripple hs-nav-25 hs-order-1" target="_self" ?>" class="hs-nav-link hs-ripple hs-nav-25 hs-order-1" target="_self" ?>" class="hs-nav-link hs-ripple hs-nav-25 hs-order-1" target="_self" ?>" class="hs-nav-link hs-ripple hs-nav-25 hs-order-1" target="_self">Gündem " class="hs-nav-link hs-ripple hs-nav-25 hs-order-1" target="_self" ?>" class="hs-nav-link hs-ripple hs-nav-25 hs-order-1" target="_self" ?>" class="hs-nav-link hs-ripple hs-nav-25 hs-order-1" target="_self" ?>" class="hs-nav-link hs-ripple hs-nav-25 hs-order-1" target="_self">Asayiş " class="hs-nav-link hs-ripple hs-nav-25 hs-order-1" target="_self" ?>" class="hs-nav-link hs-ripple hs-nav-25 hs-order-1" target="_self" ?>" class="hs-nav-link hs-ripple hs-nav-25 hs-order-1" target="_self" ?>" class="hs-nav-link hs-ripple hs-nav-25 hs-order-1" target="_self">Spor " class="hs-nav-link hs-ripple hs-nav-25 hs-order-1" target="_self" ?>" class="hs-nav-link hs-ripple hs-nav-25 hs-order-1" target="_self" ?>" class="hs-nav-link hs-ripple hs-nav-25 hs-order-1" target="_self" ?>" class="hs-nav-link hs-ripple hs-nav-25 hs-order-1" target="_self">Siyaset " class="hs-nav-link hs-ripple hs-nav-25 hs-order-1" target="_self" ?>" class="hs-nav-link hs-ripple hs-nav-25 hs-order-1" target="_self" ?>" class="hs-nav-link hs-ripple hs-nav-25 hs-order-1" target="_self" ?>" class="hs-nav-link hs-ripple hs-nav-25 hs-order-1" target="_self">Sağlık " class="hs-nav-link hs-ripple hs-nav-25 hs-order-1" target="_self" ?>" class="hs-nav-link hs-ripple hs-nav-25 hs-order-1" target="_self" ?>" class="hs-nav-link hs-ripple hs-nav-25 hs-order-1" target="_self" ?>" class="hs-nav-link hs-ripple hs-nav-25 hs-order-1" target="_self">Eğitim " class="hs-nav-link hs-ripple hs-nav-25 hs-order-1" target="_self" ?>" class="hs-nav-link hs-ripple hs-nav-25 hs-order-1" target="_self" ?>" class="hs-nav-link hs-ripple hs-nav-25 hs-order-1" target="_self" ?>" class="hs-nav-link hs-ripple hs-nav-25 hs-order-1" target="_self">Turizm " class="hs-nav-link hs-ripple hs-nav-25 hs-order-1" target="_self" ?>" class="hs-nav-link hs-ripple hs-nav-25 hs-order-1" target="_self" ?>" class="hs-nav-link hs-ripple hs-nav-25 hs-order-1" target="_self" ?>" class="hs-nav-link hs-ripple hs-nav-25 hs-order-1" target="_self">Ekonomi " class="hs-nav-link hs-ripple hs-nav-25 hs-order-1" target="_self" ?>" class="hs-nav-link hs-ripple hs-nav-25 hs-order-1" target="_self" ?>" class="hs-nav-link hs-ripple hs-nav-25 hs-order-1" target="_self" ?>" class="hs-nav-link hs-ripple hs-nav-25 hs-order-1" target="_self">Kültür " class="hs-nav-link hs-ripple hs-nav-25 hs-order-1" target="_self" ?>" class="hs-nav-link hs-ripple hs-nav-25 hs-order-1" target="_self" ?>" class="hs-nav-link hs-ripple hs-nav-25 hs-order-1" target="_self" ?>" class="hs-nav-link hs-ripple hs-nav-25 hs-order-1" target="_self">Teknoloji " class="hs-nav-link hs-ripple hs-nav-25 hs-order-1" target="_self" ?>" class="hs-nav-link hs-ripple hs-nav-25 hs-order-1" target="_self" ?>" class="hs-nav-link hs-ripple hs-nav-25 hs-order-1" target="_self" ?>" class="hs-nav-link hs-ripple hs-nav-25 hs-order-1" target="_self">Yaşam " class="hs-nav-link hs-ripple hs-nav-25 hs-order-1" target="_self" ?>" class="hs-nav-link hs-ripple hs-nav-25 hs-order-1" target="_self" ?>" class="hs-nav-link hs-ripple hs-nav-25 hs-order-1" target="_self" ?>" class="hs-nav-link hs-ripple hs-nav-25 hs-order-1" target="_self">Bilim " class="hs-nav-link hs-ripple hs-nav-25 hs-order-1" target="_self" ?>" class="hs-nav-link hs-ripple hs-nav-25 hs-order-1" target="_self" ?>" class="hs-nav-link hs-ripple hs-nav-25 hs-order-1" target="_self" ?>" class="hs-nav-link hs-ripple hs-nav-25 hs-order-1" target="_self">Vefat Haberleri
ALTIN
 2.425,06
DOLAR
 32,2676
STERLİN
40,5062
EURO
 34,8395

banner4

Bozkırdaki Mucize; Akçadağ Köy Enstitüsü

.Malatya’da hatırası olan her şeye yapıldığı gibi burası da yıkım ve tahribattan kurtulamamıştı. Ülkeye yüzlerce öğretmen, bilim adamı ve sanatçı kazandırmış,.. 

22 Kasım 2021 08:09
Bozkırdaki Mucize; Akçadağ Köy Enstitüsü

Bugün Cumhuriyetimizin en önemli projelerinden, bir o kadar da dramatik ve hüzünlü projelerinden birisine konuk olacağız. Büyük çoğunluğu dünya üzerinde, kendi köyündeki insan ve eşyalar dışında başka bir şey görmemiş, yani bütün dünyası 80-100 kişilik köyü olan bir çocuğun, etkin bir eğitimle entelektüel bir kişiliğe dönüştüğü Köy Enstitülerinden birine, Akçadağ Köy Enstitüsünün mucize öyküsüne tanıklık edeceğiz.

Akçadağ Köy Enstitüsü ile ilgili yazılmış onlarca kitap, tez ve makale var. Bu yazının yazılmadan evvel bunların incelenmesi gerekiyordu. Ama o mekânı ziyaret edip, daha önce sadece fotoğraflardan görebildiğimiz her şeye dokunmak, incelemek, o atmosferi daha iyi anlamamızı sağlayacağından sıcak bir yaz günü Akçadağ Köy Enstitüsüne doğru yola düştük.

Malatya’da hatırası olan her şeye yapıldığı gibi burası da yıkım ve tahribattan kurtulamamıştı. Ülkeye yüzlerce öğretmen, bilim adamı ve sanatçı kazandırmış, bu devasa eğitim köyü tam bir harabe halini almıştı. Sayısız insan hikâyesi ve yaşanmışlıklara ev sahipliği yapan bu eğitim yuvası, soğuk sıcak demeden, gece gündüz demeden tüm güçleri ile burayı inşa eden öğretmen ve öğrencilerinin hatıraları ile beraber yok oluyordu.

 

Günümüzde yıkık dökük, virane bir kasaba görünümündeki bu eğitim yuvası, artık bu ülkenin yarım kalmış Rönesans’ının içimizi buruklaştıran hatırası haline gelmişti.

En kötüsü de görevi başında vefat eden öğretmen, öğrenci ve Enstitü çalışanlarının defnedildiği küçük mezarlığın durumu idi. Evet Akçadağ Köy Enstitüsü kampus alanı küçük bir mezarlığa da ev sahipliği yapıyordu. Pek bilinmeyen ve öğrenim görmekte iken vefat eden öğrencilerin, personelin, hatta onların ailelerinin bile cenazelerinin defnedildiği bu mezarlığın durumu içler acısı idi.

Atölyeleri, derslikleri, mutfağı, sineması, hamamı ve neredeyse sayılamayacak kadar çok yapıdan arta kalan yıkıntıları gezmeye başlayınca, ister istemez geçmişin hayalini belleğimize getirme çabası içine giriyoruz.

Gözlerimin önünde haki renkli pantolon ve gömlekli köy çocuklarının kol kola verip meydanlarda çektiği halaylar, oynadığı zeybekler dolaşıyor. Belki de sesini bile duyma şansı yakalayamayacakları, ancak şimdi her birinin usta bir icracı olarak çaldıkları müzik enstrümanlarından, ruhumu dinlendiren notalara kulak veriyorum. İzciler marşlar söyleyerek geçiyor önümden, gözlerim doluyor istemeden;

“Dağ başını duman almış, gümüş dere durmaz akar

Güneş ufuktan şimdi doğar, yürüyelim arkadaşlar”

Fırının yanındaki sinemadan gözlerini ovuşturarak çıkan kız çocuklarının, köyde kaderlerine teslim olmayı beklerken kendilerini bu hayal perdesinin önünde bulabilecekleri hiç akıllarına gelir miydi acaba? Bu gerçekten bir mucizeydi ve bu mucizenin adı da “Köy Enstitüsü” idi.

Ulusal Kurtuluş Savaşından çıkan Türkiye’nin, okuma yazma oranı oldukça düşük olan bütün ülkeye, eğitim hizmetinin ulaştırılması, Genç Cumhuriyetin temel hedeflerinden biri olmuştur. Kent merkezlerinde hedeflenen sonuçlar alınmaya başlanmış ancak nüfusun büyük çoğunluğunun yaşadığı kırsal kesimde, eğitim-öğretim faaliyetleri arzu edilen seviyenin çok altında kalmıştı. Köylere okul binası yapılsa bile şehir yaşamına alışmış öğretmenlerin, o günün şartlarında, kırsal bölgede yaşamını sürdürmesi için şartlar çok da uygun değildi. Bu sorun da ancak özel bir proje ile aşılabilirdi.

1940 yılında, dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel ve İlköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç’un teorisyen ve uygulayıcı olarak ortaya koyduğu “Köy Enstitüsü” projesi, köy yaşamından gelmiş ama modern teknikler ile eğitilmiş, Enstitülü öğretmenler sayesinde, bu sorunun özel çözümü olacak, buradan yetişen öğretmenler sadece köylerde görev yapacaklardı.

O yıllarda dünyanın geri kalanı ölümüne savaşırken, Türkiye cehalete karşı açılacak olan savaşın seferberliği için hazırlanıyordu. “İş İçinde İş İçin Eğitim” prensibi ile seçilmiş köy çocuklarının şehir merkezinden uzak, 8-10 köyün ortasında kurulan bu enstitülerde alacakları 5 yıllık eğitim, Türk Eğitim Tarihinde olduğu kadar ülke kalkınmasında da çok önemli rol oynayacaktı.

Aldıkları eğitim ile sağlıktan ziraata, marangozluktan demir ustalığına kadar birçok meslek dalında uzmanlaşan köy öğretmenleri, sadece köy çocuklarının eğitim-öğretimi ile ilgilenmeyecek, halk kaynağını da harekete geçirerek adeta köyün topyekûn kalkınmasına öncülük yapacaklardı.

17 Mayıs 1940 tarihinde yasalaşan bu proje kapsamında, süreç içinde toplam 21 Köy Enstitüsü açılmış, bunlardan birinin de Malatya’nın Akçadağ ilçesinde kurulması kararlaştırılmıştı. Önceleri ilçe merkezinde bulunan Hamidiye Kışlasının harap binalarına yerleşen ilk öğrenciler, 1941 yılı Mart ayında, Karapınar köyü yakınlarında Enstitü için kamulaştırılan, Akçadağ İstasyonu yanındaki araziye geçmişti.

İşte filmlere konu olabilecek olağanüstü bir başarı öyküsü de burada başlayacaktı.

1940-1942 yılları arasında Enstitünün ilk Müdürü olan Şinasi Tamer’in uçsuz bucaksız, üzerinde değil ağaç, ot bile bitmemiş bozkırı işaret ederek öğrencilerine ve eğitmenlere söylediği şu sözleri ile toprağın tozlu kokusu ve kuru iklimin yakıcı sıcağına aldırmadan bir mucizenin temeli atılıyordu.

“Bu köyler, bu topraklar sizi bekliyor. Güçlükler öğretmeniniz olacak, yapılar başarınız. Bugün ilerde şu yoldan geçenlerin gözlerini kamaştıracak bir kurumun temellerini atacağız. Biz onu kuracağız, o bizi yetiştirecek”

Akçadağ İstasyonundaki araziye çadırlar kurulmuş, bayraklar çekilmişti. Gün doğmadan her yanı dolduran kazma, kürek ve türkü sesleri, yıllardan beri hareketsiz yatan ovaya canlılık getirmişti.

Sessiz, ıssız, tek ağacı ve gölgesi olmayan, yağmurdan başka su görmemiş arazide, göçerlerden alınan 3 kıl çadırda 300 kişiyi yatıyor, bir taraftan tabiat şartları ile mücadele edilirken bir taraftan da okul inşaatına devam ediliyordu.

İlk yıllarda okula öğrenci bulmak da hayli güç olmuştu. Malatya, Elazığ, Tunceli, Urfa, Mardin, Diyarbakır, Muş, Bingöl, Sivas ve Erzincan illeri köy köy dolaşılarak tespit edilen ilkokul mezunları okula alınmıştı.

Enstitüye kurulan tuğla, kiremit ve kireç ocağı ile kereste ve metal atölyeleri vasıtasıyla, tuğladan keresteye, kireçten kerpiçe kadar Enstitüde üretilen malzeme ile 1942 yılı sonunda 70 metre uzunluğunda okul binası, fırın, 2 atölye, hamam ve 65 metre uzunluğundaki kerpiç yatakhane bitirilmişti. Bunun için 85.000 oluklu kiremit, 110 ton kireç, 220.000 tuğla, 200 tabure, 60 masa yapılmış, kışlık bulgur ekim ve hasadı yanında 30.000 kavak ağacı dikilmişti.

 
 
 
 
 
 
 
 
 
HABER
AYLİN ORHAN
 

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner6

banner5